TransAsya

Amaç, Yaklaşım

Amaç
TransAsya, diğer trenlerden farklı bir tren. Çünkü bu tren, köklü tarihsel mirasa sahip, darbeleri, rejim değişiklikleri, gelgitleri hiç bitmeyen, politik deyimlerle “jeostratjejik”, “jeopolitik” diye tanımlanan, batının orasını burasını didikleyip durduğu, birbiriyle ilişkisi dostluk ve düşmanlık sınırlarında gezinen iki doğu ülkesi arasında gidip geliyor. Ülkelerden biri, ‘nükleer silah üretiyor’ iddiasıyla sürekli gözlem ve askeri güç kullanma tehdidi altında olan, adına korku senaryoları üretilen İran. Diğeri ise AB süreci denilerek her derdi dünya huzurunda tartışılan, “jeopolitik” ülke diye tanımlanan Türkiye. Ve tüm bunların yanında bir sürü ortak değerine, ortak geçmişine, en uzun sınır komşuluğuna rağmen birbirine yabancılaşmış iki ülkenin halkları. Film, bu atmosferin bu politik söylemlerin yamacında TransAsya yolcularının “küçük” ama asıl olan öykülerini anlatmayı amaçlıyor. Dünya halinin ahvalinin, TransAsya yolcusunun payına düşen, öykülerine yansıyan biçimini belirgin kılmayı önemsiyor.

Bir kompartımanda Türkiyeli ve İranlı olarak 4 günlük yolculukta yaşamın nasıl

inşa edildiğini, hayatın nasıl anlamlandırıldığını, hangi kodlarla hareket edildiğini, neye gülündüğünü, nasıl eğlenildiğini, dillerdeki ortak sözcüklerin, kulaklardaki ortak ezgilerin neler olduğunu aktarmayı amaçlıyor. Film maniple edilmiş gündemlerden azade, yaşamın gerçek küçük detayları ile olup bitenlere dair sorularını sormayı hedefliyor.

Yaklaşım
Her hafta Haydarpaşa ve Tahran’dan TransAsya trenleri kalkar karşılıklı. İki komşu ülkenin halkları, Van Gölü’nün kıyısında karşılaşır. Bakışları, tarihleri, dillerindeki dost ve düşman sözcükleri aynı olsa da birbirileri için haricidirler. Tanışıklıkları batının kurduğu dil biçimi, medya üzerindendir. Yine de her şeyden öte yüzleri gülümser, bakışları empatiyledir.

Ortaya çıkacak olan yapım, sadece kamera doğrultularak gerçekleştirilecek çekimlerle değil, vagonlarda birlikte geçirilen, Kayseri, Van, Tebriz gibi ara istasyonlarda paylaşılan 4’er günlük zaman dilimi sırasında inşa edilen yaşamı aktaracak.

Film, pencerelerden akıp giden ülke coğrafyalarına ait kareleri, yol arkadaşlarıyla birlikte yorumlamayı, yeniden anlamlandırmayı hedefliyor. Aynı köklerden beslendiğimiz, ortak kodlarımızın olduğu trende yakaladığımız ortak imgelerle belirginleşecek. Birbirimizden o kadar da ayrı olmadığımızın izleri, birlikte söylenen şarkıların sözlerinde, ezgilerinde aranacak. Kompartımanlardan kimi zaman Hayyam’ın şiirleri, Seceryan’ın gazelleri duyulacak. Sohbetler belki Mevlana’nın felsefesi üzerineyken, arabeskçilerimiz, popçularımıza, popüler kültürümüze geçecek. Pehlevi ile Atatürk’ün ilişkisini, batılı ülkelerin gündeminde oluş biçimlerimizi, politik versiyonlarla didiklenen Türkiyeli ve İranlı olmayı konuşacağız. Film, tüm bunları anlatırken nerelerde ayrı baktığımızı, ne zaman birbirimize dair kuşkuya kapıldığımızı, ne zaman yabancılaştığımızın sorularını soracak. Birlikte yolculuğu anlatırken sadece dostluk güzellemesi içinde değil, çatışmalarıyla, gelgitleriyle, hayattaki gerçek karşılıklarıyla kaydetmeye çalışacağız.